| ||||||||||||||||||||
| ||||||||||||||||||||
Detaylar | ||||||||||||||||||||
26 Ağustos ile 2 Eylül arası, ( 35. Hafta ) 2 oda, 1 Salon, 6 kişilik, lüks devre mülk, Ara kat ( Giriş kat üzeri, 1. kat ), Menekşe ( M ) Blok, Daire numarası 10, Pazarlık var... Büyük Salon 2 Yatak Odası MUTFAK Küvetli Banyo Hamam Eşyalı; OCAK BUZDOLABI TV KLİMA Ortak Alanlar; Restaurant (Açık büfe ve ala carte restaurant) Kütahya yöresine ait yöresel yemeklerin sunulduğu Otantik mutfak Fitness Center KAPALI YÜZME HAVUZLARI Süs Havuzları & Fiskiyeleri Balıklı Kaplıca Suyu Havuzu Dinlenme & Tv Salonu Çocuk Aktivite Odası Cafe & Bistro KÜTÜPHANE Oyun Salonu Business Room Market Vitamin Bar Çok Amaçlı Aktivite Odası Bisiklet Parkuru Yürüyüş Parkuru Kış Bahçe & Peyzajı MESCİD Bay - Bayan Türk Hamamı Bay - Bayan Yüzme Havuzu Bay - Bayan Masaj Odaları Özel Aile Banyoları Tuz Odası Buhar Odası Sauna Aromaterapi Odaları Dinlenme Odaları Şok Macera Duşu www.gulumserhatun.com
Emlâk Türkçede ikametgâh sözünün ka hecesinin yanlış olarak ince (kâ) okunduğu gibi, emlâk kelimesinin de lâk hecesi hatalı bir biçimde kalın okunuyor, söyleniyor. Düzeltme işareti kaldırıldı diye herkesin birbirini kandırması sonucu yabancı kökenli kelimelerde kalın ünlü (a) ile yazılan ka ve la hecesi, ince okunması gerektiği yerlerde yanlış telâffuz edilir oldu. Okullarda bu kelimenin mülk ile kökteş olduğu söylenseydi kimse bu sözü bugün kalın bir biçimde emlak diye okunmayacak emlâk biçiminde ince okuyup söyleyecekti. Bugün emlâk sözüne getirilen ekler bile yanlış olarak emlakçı diye telâffuz ediliyor. Hâlbuki kelime emlâkçi, emlâkiniz, emlâkimden biçiminde ince sıradan ekler alır. Nereye gidiyoruz? Dili bu kadar keyfî kullanmak bizi nerelere götürecek? Prof. Dr. Hamza ZÜLFİKAR Düzeltme (^) İşareti Uzatma ve İnceltme olmak üzere iki görevi vardır. Kökeni Türkçe olmayan genelde Arapça, Farsça ve Fransızcadan dilimize geçen bazı kelimelerde kullanılan işarettir. Uzatma için "a, i, u" ünsüzleri ile kullanılır. İnceltme için "g, k, l" ünsüzleri ile kullanılır. “Otuz-kırk yıl önce yazılmış olan ve Türk dilinin en iyi örnekleri olarak bilinen romanlar otuz-kırk yıl sonra ‘sadeleştirilerek’ okuyucuya sunulmak zorunda ise, orada edebiyatın sözü edilemez. Böyle bir ülkede aklın varlığı bile şüphelidir.” Prof. Dr. Erol GÜNGÖR | ||||||||||||||||||||